YAZARLAR

Hormonlarımızın orta yaş krizi ve boşanmaların arkasındaki sebep olduğunu düşünebilir miyiz?

Hormonal Değişiklikler ve İlişkiler Üzerindeki Etkisi

Hormonlar yoğun kullanım ile olduğu kadar ilerleyen yaş ile de azalıyor. Hormonal değişikliklerle baş etmemiz çok da kolay olmuyor.

Menopoza giren kadınlar kış ortasında camları açık yatabilecek kadar ateş basmaları, sinirlilik, öfke patlamaları, cinsel istekte azalma yaşayabiliyorlar.

Öyle ki, bu hormonal dengesizliklerin etkisiyle, pahalı kırışıklık kremleri, lüks otomobiller alınıyor; bir dans kursuna veya gezi grubuna katılınıyor; aldatmalar görülüyor; her iki eş de birbirlerinin ne kadar değiştiğinden şikayet ediyor.

Hormonal değişikliklerle birlikte orta yaş döneminde hayat çok hızlı geçti, hiç istediğim gibi yaşayamadım, hep koşturdum hiç eğlenemedim, artık yaşlanıyorum güzelliğimin /yakışıklılığımın son günleri düşünceleri sürekli kafamızı kurcalar hale geliyor.

Aslında bunu bize hormonlarımızın yaptırdığını farkında değiliz. İronik olarak, bu durum ilişkiler ve evlilikler üzerinde yoğun stres oluşturabiliyor.

İlerleyen yaşla özgüven sorunları, cinsel istekte azalma, kariyer veya emeklilik durumu değişikliği, depresif eğilim sorunları çoğalıyor.

Ne yazık ki, hayatın bu aşamasında boşanmalar da oldukça sık görülüyor. Cinsel hormonların yanında stres hormonları da saldırgan eğilim, aşırı hassasiyet ve duygusallık gibi belirtilere yol açarak boşanmalar için kilit bir risk faktörü olabiliyor.

Örneğin evliliğin ilk günlerinde gayet mutlu olan çiftlerde stresi tetikleyen hormonların, ileriki yaşlarda boşanma olasılığı üzerinde etkili olabileceği bulundu.

Acil stres durumlarında savaş ya da kaç hormonu olarak salgılanan epinefrin, norepinefrin, ACTH ve kortizol hormonları, ilişkilerin uzun ömürlülüğünde söz sahibi. Stres hormonları çok sık salgılanan çiftlerde 10 yıl içinde boşanma olasılıkları yüzde elli daha fazla.

Hormonlarımızın Etkileri

Erkeklerde Testosteron Eksikliği:

Testesteron düzeyleri doğal olarak yaşla birlikte azalır ve 40’lı yaşlardan sonra eksiklik belirtileri başlayabilir.

Testesteron eksikliği, cinsel isteği azaltır, cinsel ilişkiden zevk almayı zorlaştırır, sertleşme sorunlarına yol açar. Aynı zamanda, sinirlilik, halsizlik, kilo artışı, kas eklem ağrıları, gergin ve depresif ruh haline neden olur.

Kadınlarda Testosteron Eksikliği:

Testosteron düşük olduğunda, cinsel istekte belirgin azalma olur ve orgazmlar zorlaşabilir. Bununla birlikte, cilt renginde soluklaşma, kırışıklıklar, ciltte kuruluk, yorgunluk, anksiyete, depresyon ve kilo alımı gibi etkiler görülebilir.

Östrojen Dengesizlikleri:

Östrojen düzeyleri hem kadınlarda hem de erkeklerde dengede olmalıdır. Östrojen eksikliği cinsel isteği azaltabilir, vajinal kuruluğa neden olabilir ve cinsel ilişkiyi ağrılı hale getirebilir. Östrojen fazlalığı ise cinsel sağlık sorunlarına yol açabilir, yorgunluk, baş ağrısı, vücutta şişkinlik, saç dökülmesi ve kilo alımı gibi etkiler gösterebilir.

Progesteron Fazlalığı:

Progesteron, kadınlarda özellikle hamilelik ve emzirme sürecinde baskın olan bir hormondur. Progesteron fazlalığı cinsel isteği azaltabilir, orgazmı engelleyebilir ve hafif depresyona neden olabilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu