Ahmet Hakan, Necmettin Erbakan’ın evindeki geceyi anlatıyor: Beyaz çoraplara bürünmüş bir akşamın baştan sona perde arkası hikayesi
Sene 1996: Erbakan Hoca’nın Başbakanlık Akşamı ve Beyaz Çorapların Dönüşü
Sene 1996… Erbakan Hoca başbakan olarak göreve başladığı günün akşamı Zahid Akman’la bir programa çıkacak. Program Balgattaki evinde gerçekleştirilecek. Hoca, sürpriz bir şekilde aile efradıyla beraber programa katılma kararı almış. Yanında eşi Nermin Hanım, kızları Elif, Zeynep ve oğlu Fatih var. Evlerine ayakkabılarımızı çıkararak girdiğimizde bizi beyaz çoraplarla karşılayan terlikler bekliyormuş. Detaylara bakınca, beyaz çoraplarım görünüşe göre oldukça belirginmiş. O beyaz çoraplar yıllar boyunca hakkımda pek çok konuşmaya sebep oldu. Özellikle Melih Gökçek, ukala bir tavırla beyaz çoraplı diye lakap taktı ve aşağıladı durdu. Aslında o akşam sadece beyaz çoraplarım değil, giydiğim ceket ve kravat da oldukça kötüymüş. Gömlek ise krem renktmiş. Stil ikonu olmadığımı, sadece bir gazeteci olduğumu hatırlatmama rağmen çevremdekiler gibi giyinmeye çalışıyormuşum. Ne diyelim… Öyle işte…
Erbakan Hoca o akşam öyle bir karakter sergilemiş ki, ailesi dahi onun etkisi altında kalmış. Hepsi çekinmiş, yanlış şeyler söylemekten korkmuşlar. 17 yaşındaki oğlu Fatih ise ailenin en çekingeniymiş. Beyaz çoraplı akşamın öyküsü ise şuradan gelmekteymiş:
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’te yer alan haber şunu söylüyormuş: 80’lerin vazgeçilmezi beyaz çorap, kıro ilan edilip moda dünyasından silinmiş. Şimdi tekrar stil ikonlarının defilelerinde boy göstermeye başlamış. Takım elbisenin altına giyenler de varmış. Ancak dikkatli kullanmak ve cool çizgiden kıro çizgisine düşmemek önemliymiş. Toygun Atilla hemen bu habere atlamış ve beyaz çorabın geri dönüşünü duyurmuş.
Artık Beyaz çorap geri dönüş yaparak kendini kurtarmış, Fatih siyasette adından söz ettirmeye başlamış, ve ben ise adımı beyaz çoraptan bir türlü kurtaramamışım. Beyaz çorap sahalarda geri dönüş yaparken, herkes kendini kurtarırken, olan hep bana oluyormuş. Annemin boşuna demediği “Herkes kendini kurtarır, olan sana olur” sözü aklıma gelmişti. Her neyse… yaşamak boyunca…
Ve birkaç haber başlığı da günümüze dair: “‘Ensedan tek kurşunla öldürülen: İnfaz ettiren en yakını mı?'”, “Komşuda gündem hala KAAN!”, “Borsa, altın, mevduat… İşte yeni hedefler!”