MANŞETLER

Telefon görüşmesinde ilk kez itiraf etti: Türkiye’de bir katil cinayeti!

Teknolojinin Gelişmediği Dönemlerde Suçluların İzi, Şüphelilerin DNA’sıyla Bulunuyordu

Suçluların izini sürmek için yapılan sokak polisliği çalışmaları büyük önem taşıyordu. DNA bulgularının henüz keşfedilmediği dönemlerde, suçluların izini bulmak için şüphelilerin DNA’sına başvuruluyordu. Türkiye’de ilk kez 1996 yılında olay yerinde elde edilen DNA’larla suçluların izleri araştırılmaya başlandı.

Bu yöntemle adli soruşturmalarda büyük gelişmeler yaşandı. Özellikle cinayetlerde, her temasın bir iz bıraktığı düşüncesi, suçluların yakalanmasında önemli bir rol oynadı. Parmak izleri dışında, katil zanlısının bir DNA izi bırakması, cinayetlerin çözülmesinde büyük katkı sağladı.

Olay yerinde elde edilen şüpheliye ait bir DNA örneği, soruşturmanın çözülmesinde hayati öneme sahiptir. Bu veriler, adli soruşturmalarda “Delilden şüpheliye” yaklaşımını sağlayarak birçok olayın çözülmesine yardımcı olmuştur.

2011 yılında İstanbul’da meydana gelen bir olayda, 37 yaşındaki Grafiker Mehmet N. apartman dairesinde 15 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş olarak bulundu.

Jandarma ekipleri olayla ilgili soruşturma başlatırken, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemeler, maktulün tırnak arasında katiliyle boğuşurken aldığı DNA izini ortaya çıkardı.

Cinayet uzmanı Mustafa Bayram liderliğindeki Cinayet Masası ekibi, Bayburt’ta yaşayan şüpheliyi tespit etti. Yapılan telefonla sorgulama sonucunda şüpheli cinayeti itiraf etti. DNA testiyle maktulün tırnak arasındaki DNA eşleşti, bu sayede faili meçhul cinayet çözülmüş oldu.

Bu olay, jandarma bölgesinden alınan faili meçhul cinayetlerde çözülen ilk olaydı. Uzmanlar, cinayetlerde DNA’nın önemini vurgulayarak, doğru kişiyi bulunduğunda cinayetin her zaman çözülebileceği gerçeğini hatırlatıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu