“Kendi yerimi nerede bulabilirim?”
İngiliz Etnomüzikolog ve Antropolog John Blacking’in Müziğin Evrensel Doğası Üzerine Tezi
İngiliz etnomüzikolog ve antropolog John Blacking’in en önemli tezi, müziğin evrensel bir insan fenomeni olduğu ve her kültürde kendine özgü şekillerde ifade edildiği yönündedir. Blacking, müziğin sadece estetik bir deneyim olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bağlamlar içinde anlaşılması gerektiğini savunmuştur.
Müziğin sadece batı müziği kavramıyla sınırlı olmadığını ve her kültürde farklı biçimlerde var olduğunu vurgulayan Blacking’in müziğe dair tanımı, “Müzik, toplumun yaşamında derin bir şekilde kök salmıştır ve ritüellerden günlük etkileşimlere kadar her düzeyde rol oynar.” şeklindedir.
Blacking’in müziğin evrensel doğasını vurgulayan bu düşünceleri, günümüz sanatçıları arasında da yankı bulmaktadır. Bu bağlamda, müzikle farklı kültürleri bir araya getiren ve çok dilli şarkılarla bağlantı kuran sanatçılar da dikkat çekmektedir.
Örneğin, Engin Devekıran, Jonas Stiegler ve David Knevels’den oluşan ENGIN, farklı dil ve kültürleri müziğinde birleştirerek dinleyicilerine benzersiz deneyimler sunmaktadır. Müziğin sınırlarını zorlayan ve kültürel çeşitliliği kutlamayı hedefleyen sanatçılar, Blacking’in öngördüğü evrensel müzik anlayışına modern bir yorum getirmektedir.
Müzik, birleştiricidir ve farklılıkları kabul eden bir platform sağlar. ENGIN gibi sanatçılar, dil engelini aşarak dinleyicilerle derin bir etkileşim kurarlar. Müziğin, insanları bir araya getirip ortak duyguları ifade etmeye olanak sağladığı düşünüldüğünde, sanatçıların işlevi ve sorumluluğu da anlamlı hale gelir.