Turkuvaz Medya, Gazze’den gelen çocukları misafir etti: Meryem’in mektubu dinleyenleri duygulandırdı!
Gazze’deki Çocukların Anlattığı Acı Dolu Günler
Meryem (14 yaşında)
Gazze’den 5 ay önce geldim. Çıkarken Gazze’de halam şehit oldu. Çok zor zamanlar yaşadık. Savaş başında 2 hafta hiç evden çıkamadım. İsrail’in gönderdiği sözde güvenli bölgede de 3 hafta kaldım ama orayı da bombaladılar. Okuldayken bahçeye bomba attılar. Yan başımda arkadaşlarım öldü. Sonra yeniden Gazze’ye döndüm. 2-3 gün yiyecek ekmek dahi bulamadık. Su tanklarını patlattılar, içecek su bulamadık. Gazze’yi yeniden inşa etmek için mühendis olmak istiyorum. İnsanlığın onuru için soykırıma dur de.
Leal (14 yaşında)
Türkiye’de okuyup doktor olmak istiyorum. Türkiye bana kucak. Buraya sığındık.
Muhammed (9 yaşında)
Toplam 7 kardeşiz. Hep birlikte Türkiye’ye sığındık. Mühendis olup, ülkemi yeniden inşa etmek istiyorum.
Lin (14 yaşında)
Eniştemi savaşta kaybettim. Annem öğretmen, babam doktor. 4 aydır Türkiye’deyiz. Ablam hala Gazze’de ve hamile. Onun için çok endişeleniyorum.
Zeynep (14 yaşında)
Babam Gazzeli, annem Türk. Türkiye’yi çok seviyorum. Bizi buraya getirdiğiniz için sonsuz teşekkürler. 5 aydır Türkiye’deyim. Diş doktoru olmak istiyorum. Ateşkes olsun. Vatanımı özledim. İnsanlığın onuru için soykırıma dur de.
Abdullah (13 yaşında)
5 aydır buradayım. 3 kardeşiz. Babam muhasebeci. Annem matematik öğretmeni. Bütün kuzenlerin İsrail tarafından katledildi.
Lana (13 yaşında)
Türkiye’yi çok seviyorum Burada çok mutluyum. 2 kardeşiz. Büyüyünce mühendis olacağım.
Beni Büyümeden Öldürdün Ey Dünya
Şehitler diyarı Gazze’den sesleniyorum sana ey dünya! Ben Meryem… Sizlere bu mektubu sıcacık yuvamda, yaldızlı kalemimle süslediğim kağıtlara yazmayı dilerdim. Rengârenk çiçekleri boyamayı, gökyüzünde uçurtma uçurmayı, arkadaşlarımla saklambaç oynamayı, son kez şarkılar söylemeyi ve birkaç dakikalığına çocuk olmayı isterdim… Beni büyümeden öldürdün ey dünya! Kan kırmızısına boyadın tüm hayallerimi… Okul çantamda taşıdığım şehit kardeşimi, Bombalarla yerle bir ettiğin evimi, Avuçlarımdan kayan sevinçlerimi geri verebilecek misin? Şımartacak mısın beni de yaşıtlarım gibi? Tarayacak mısın saçlarımı annem gibi? Tutacak mısın elimden babam gibi? Ey son nefesini veren insanlık! Beşikleri mezar yapan zalimlere ‘dur’ demeyecek misin? Barut kokan ülkemin toprağını yeniden yeşertmeyecek misin? Mektubuma son verirken 197 gündür binlerce kardeşimin şehit edildiği ülkemden tüm insanlığa sesleniyor, bu katliama ve bu zulme sessiz kalan dünyanın tüm liderlerinin vicdanına bu çağrımı emanet ediyorum. ‘İnsanlığın Onuru İçin Soykırıma Dur De!’