İzmirli Efe’nin Organları Ölmeden Önce Bağışlandı
Çahabey Mahallesi’nde Meydana Gelen Acı Olay
14 Nisan günü saat 17.00 sıralarında, İzmir’in Çahabey Mahallesi’nde bulunan Ömür Cebeci Parkı, bir trajedinin mekânı oldu.
Kenan Efe Aytekin ve arkadaşı Ö.B.O. arasında henüz belirlenemeyen bir sebep yüzünden başlayan tartışma, kısa sürede kanlı bir kavgaya dönüştü.
Tartışmanın fitilini ateşleyen bu kanlı olayda, Ö.B.O. ve Aytekin birbirine bıçakla saldırdılar; sonu hüsran oldu.
Ö.B.O., sırtından aldığı bıçak darbesiyle kanlar içinde kalırken, Aytekin’in kalbine saplanan bıçak yarası onu hayattan koparıp alamadı.
İzmir’deki bu dehşet dolu olay, çevredeki insanların dikkatine sıçradığında kısa sürede sağlık ve polis ekipleri olay yerine ulaştı.
Aytekin, acil tedavi için SBÜ Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yetiştirilirken, Ö.B.O. ise Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde müşahede altına alındı.
Ancak ne yazık ki, tüm çabalara rağmen Aytekin kurtarılamadı ve yaşamını yitirdi.
Ö.B.O. ise tedavisinin ardından gözaltına alındı ve emniyet işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Adli makamlarca tutuklanan Ö.B.O.’nun kararıyla, Aytekin’in cenazesi yakınlarına teslim edilerek Aşağı Narlıdere Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Bu dram dolu olay, aynı zamanda çevredeki güvenlik kameralarına da yansıdı ve herkesin yüreğine bir kez daha ateş düştü.
Kenan Efe’nin annesi Gülçin Ergier’in yüreği, acısının derinliği karşısında dağ gibi yükseliyordu; ancak Kenan Efe’nin beyin ölümü gerçekleştiğinde, Ergier ailesi tarafından alınan karar ile, genç adamın organlarının bağışlandığı öğrenildi.
Gülçin Ergier’in yüreğindeki sancı, organlarını bağışladığı oğlunun hatırası ile hafiflemeye çalışıyordu ancak acı gerçek her daim tazeliğini koruyordu.
Kenan Efe, yaşam dolu bir gençken ebediyete uğurlandı; hayallerinin peşinden giderken yarım bıraktığı hedeflerinin acısı, Ergier’in her gün yaşamaya mahkum olduğu bir hüzünle taşınıyordu.
Kenan Efe’nin hukuk fakültesinde okumak istediği gerçeği, annesi Gülçin Ergier’in dilinden düştü; genç adamın ardından gelen boşluk, yüreklerde sızı bırakan bir sonsuzluktu.
Gülçin Ergier’in, oğlunun son yolculuğundaki gecikmeye dair yetkililerden yapılan açıklama beklentisi, acının derinliğini gözler önüne sermişti.
Ergier, adaletin en kısa zamanda yerini bulmasını umutla beklerken, mobese kameralarından gelecek herhangi bir izin, yüreğindeki yarayı bir nebze olsun hafifletebilirdi.
Bu dram dolu olay, hayatın kırılganlığını bir kez daha hatırlatırken, acı dolu ayrılıkların ardından geride kalanların beklediği tek şey, adaletin tecellisi ve yüreklerindeki yangına su serpmekti.