Bu yer bazen bir ada gibi, bazen de bir yarımada gibi hissediyor insanı.
Mont Saint Michel: Gelgitlerin Dansı ve Bin Yıllık Tarih
Fransa’nın batısında bulunan Normandiya bölgesinde yükselen Mont Saint Michel, bin yıllık geçmişi ve eşsiz manastır tarzı mimarisiyle görenleri büyülemeye devam ediyor.
Manş Denizi’nin kıyısında yer alan bu tarihi yarımadanın en dikkat çekici özelliklerinden biri, dünyanın en belirgin gelgit akıntılarından birine ev sahipliği yapmasıdır.
Gelgitlerin etkisiyle belli zamanlarda su altında kalan Mont Saint Michel, adeta bir ada şeklini alır ve turistler için eşsiz bir manzara sunar.
Başkent Paris’ten sonra Fransa’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Mont Saint Michel, her yıl milyonlarca insanı kendine çekmeyi başarıyor.
Gelgitlerin şiddetli olduğu dönemlerde, manastır her gün iki kez adaya dönüşürken birkaç saat sonra tekrar kumsal üzerinde yükselecek kaya halini alır.
Mont Saint Michel çevresindeki koyda meydana gelen gelgitler sırasında su seviyesi 15 metre yükselirken deniz adadan 15 kilometre uzaklaşıp yakınlaşır.
Birçok mimari değişikliğe uğramış olan ve 80 metre yüksekliğe ulaşmış olan manastır, Orta Çağ’dan günümüze uzanan büyüleyici bir tarih hikayesine sahiptir.
Fransa ile İngiltere arasında yaşanan Yüzyıl Savaşı döneminde, Mont Saint Michel çevresine yüksek duvarlar inşa edilerek İngiliz saldırılarına karşı korundu.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne adını yazdıran Mont Saint Michel, metcezir olayları ve Orta Çağ esintileriyle ziyaretçilerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Buna ek olarak, Yunan filozof Aristoteles’in eserlerinin Latince’ye çevrildiği ilk mekan olan Mont Saint Michel, Batı dünyasındaki fikirlerin yayılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Son olarak, geçtiğimiz yıllarda Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Mont Saint-Michel Kilisesi’nin 1000. yıl dönümü kutlamalarına katılması, adanın kültürel ve tarihi önemini bir kez daha vurgulamıştı.