İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu, Habertürk’e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan Açıklamalar
Adalet Bakanı İddianame Yazmış Gibi Konuştu
Bir konu vardır, sorarsınız. Böyle bir yaftalamak, karalamak üzerine saldırı. Bir şey bulduk Ekrem’e nasıl zarar veririz diye girişim yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile bir ilgisi yok. Tabii bir iş öyle olmaması gerekirdi. Anlatılana göre o gün yapılan tapu işlemi var. İşlemde verilen kapora süreci var. Orası bir hukukçunun ofisi. Hukukçunun bunu servis etmesi meselesi var. Adalet Bakanı çıktı, iddianame yazar gibi konuştu. Bu işlerde en son Adalet Bakanı konuşur. Birkaç saat ara vermeden sağolsun iddianameyi yazdı. Orada tapu işlemi öncesi bir olay var. Usül açısından hatalı, eksik. Günün sonunda ben şurasındayım meselenin topyekün saldırı düzeni içerisinde Ekrem İmamoğlu’na bir leke sıçratmak. İl başkanı da süreci yeni öğrendi. Muhtemelen bu burada bitmez. Bir leke atıyorlar. Bizim hakkımızda dava açıldı, bekliyor duruyoruz. İstinafta yatıyor, bakalım hayırlısı.
Saha Şu Anki En Pozitif Saha
Siyasete girdiğimden bu yana 15 seçimi gözlemledim. Kendi seçimim olarak 4. seçimim bu. Kendi namına şunu söyleyebilirim. 4 seçimim içerisindeki en pozitif saha. Vatandaşımız bütün kötülüklere rağmen, seçimi iptal etmelerine rağmen. “Çaldı” dediler, çalan yok. “Hırsız” dediler, hırsız yok. “Terörist” dediler, bir tane yok. Buna rağmen seçim iptal edildi. Biz demokrasi tarihine geçen bir seçim daha yaşadık. Bu seçim benim 4 seçim içindeki en pozitif saha. En moral bulduğum sahayı yaşıyorum. Pazarlara çok spontane giriş yapıyorum. Arkadaşlara diyorum ki “Gideceğimiz ilçelere bile ilçe başkanının, adayın bile haberi olmasın.” Bir pazara çat diye sokak arasından giriyoruz. Bir tarafa başlıyoruz yürümeye. Pazar ziyaretlerim 1-1,5 saat sürüyor. Allahıma şükürler olsun en organik sınav yeri. Çok gururluyum. Milletimize güzel şeyler hissettirmişiz. Bir aşama sonrası için bundan sonraki sorumluluğumun daha büyük olduğunu hissettiriyor. Ona da hazırım.
Polemikler Her Seçimin Sosudur
Polemikler her seçimin bir sosudur. Önemli olan polemiğin makul seviyede olabilmesidir. Anlamsız, can yakıcı gereksiz şeyler olsa da genel anlamda benim için çok kötü ortam değil. Şu anda tematik sunumlarımızı yapıyoruz. Bugün ulaşımla ilgili yaptık. Birinci sıraya bu seçimde önümüzdeki 5 yılın hatta daha sonraki yılların öncüsü olacak bütün konularla alakalı projelerini ya da hazırlıklarını sunan süreç ortaya koyuyoruz. En yakın rakibimizin bizim projelerimizi okuması da açıkçası bizim için keyif. Öylesine projelerimiz halkı, insanları için, ihtiyaçları için statüde ve akışta ki, temel projelerini bile unuttular. Mesela Kanal İstanbul’u ağızlarına alamıyorlar. Sanırsınız ki “lillahil Fatiha.” Düne kadar “yapacağız” diye hırslı açıklamaların yanısıra bu seçimde unuttular. Genel seçimde de unuttular. Biz bu işin İstanbul için trajik sona doğru gidiş olduğunu anlattık. Halk zaten Kanal İstanbul’un ne olduğunu bilmiyordu, öğrendi. Yüzde 70’in üstündeki insanımız “hayır kardeşim Kanal İstanbul işine karşıyım” dedi. Şimdi adını alamıyorlar ağızlarına. Milletin gündeminde olmayan en yuvarlak en vasat tarifler.
Projelerin Büyük Kısmı Hayata Geçti
Her proje net. Yok öyle uydurma. 650 bin konut yapacağım vs. Bugüne kadar yapamadığınız, yanına bile yaklaştığınız kavramlar zaten proje değil. Makul projeler zaten bizim açıklamalarımız. Biz söylediğimiz projelerin büyük kısmını harekete geçirdik. Yüzde 80’ler civarında diyordum ama. Biz 150 kreş hedefliyorduk, 100 tanesini bitirdik. 50’si devam ediyor. 200 hedef koyduk. Bunları eksik yaptık kavramına katmıyorum. Anne kart, halk süt bir süre projemizin tamamı. Dediğimiz işlerin gerçekten yüzde 20’si, yüzde 15’i başlayamamıştır, engelleri vardır. Parasını bulduk, Sefaköy-Beylikdüzü metro hattı. 18 ay önce ihaleye çıkardık. 550 milyon Euro. Fonu bulmuşuz. Avrupa’da Fransız Kalkanı Bankası, Avrupa’da Yatırım ve Kalkınma Bankası ile protokolümüz var. Yazık, ayıp günah. 10-12 yıllık borçlanmalar. Biz onu aldıktan sonra yaklaşık 1 milyar Euro’ya yakın. Bakanlıktan onay çıkmış, sadece Cumhurbaşkanı imzasıyla yatırım planına alınmadığı için bekliyor. Beni en çok üzen işlerden bir tanesi odur. Bunun adı yatırım planına alınması. Plana alındığı anda sizin yurtdışındaki finans kuruluşuna atma yetkisi oluşuyor. Bize kefil değil, Hazine garantisi falan değil. Kuzeyde TEM Otoyolu’nda, ikinci bölümde, ikinci bir lineer yapılanma var. D-100 karayolu, üzücüdür ki TEM’de caddeye dönüştü. Bu yoğun, düzensiz kentsel gelişmeyle ya da kentleşememe ile ilgili problem. Bu işi yaparız diye göreve gelir gelmez bir çalışma yapmıştık. 1-1,5 yıl sonra yapılan çalışmalar önümüze Hızray diye çağın en önemli projesini koydu. Hızray şu anda Sabiha Gökçen-Beylikdüzü’nü bağlayan, TEM bölgesini içine alan, 170 km. hızıyla 55 dakikada ulaşan, 13 metro durağı olan muazzam hızlı tren. 1,5 milyonu taşıyan bir tren. Bu Londra’da var, Paris’te var. Aynı şekilde Moskova’da yapılıyor. Hızray projesinin bakanlığa sunumu yapıldı gayet beğenildi. Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere’ye varıncaya kadar görcüye çıkardık. Tarihin en mega işi İstanbul açısından. Şu anda “park et devam et” sürecini başlattık. İstediğimiz kapasitede olmadı ama var mı var. 50 binden fazla otopark yaptık. Biz büyükşehir belediyesini devraldıktan sonra işletmesi İSPARK’ta olan binlerce otopark sözleşmesi ilçe belediyeleri tarafından iptal edildi.