YAŞAM

Diyanet: İslam İdeallerine Can Verelim – Cuma Hutbesi 24 Mayıs 2024

24 MAYIS 2024 CUMA HUTBESİ: İSLAM MEFKÛRESİNİ DİRİ TUTALIM

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s)in insanları tevhit inancına davetinin ilk günleriydi. Müslüman olanların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Müşrikler, onları inançlarından döndürmek için her yolu deniyorlardı. Davasından vazgeçirmek için amcası Ebû Tâlibi, Peygamberimiz (s.a.s)e gönderdiler. Ancak Resûlullah (s.a.s), hak ve hakikat yolculuğundan asla geri adım atmadı ve kararlılığını şöyle ifade etti: “Allaha yemin olsun ki sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, Allah dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar davamdan asla vazgeçmeyeceğim.”

Aziz Müminler!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu tavrı ve duruşu ile aslında İslamın bir mefkûresi, bir ideali olduğunu bizlere öğretiyordu. Bu ideal, insanların zihnini ve gönlünü Allaha iman ile aydınlatma gayretidir. İlâ-yi kelimetullah, yani Allahın Yüce ismini yeryüzünün dört bir tarafına duyurma kararlılığıdır. Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)in örnek ahlakı ile insanlığı buluşturma çabasıdır. Bu ideal, yeryüzünde ilim ve hikmete, sevgi ve saygıya, şefkat ve merhamete dayalı bir medeniyet oluşturma azmidir. Zulme ve kötülüğe engel olma, adalet ve iyiliği dünyaya hâkim kılma iradesidir.

Nitekim Yüce Rabbimiz bu iradeye sahip çıkmamız için şöyle buyurmaktadır: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

Kıymetli Müslümanlar!

İslam mefkûresinin dayanağı Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesidir. Bu iki kaynaktan beslenen Müslümanlar, yeryüzünde insanca yaşamayı temin etmek için gayret gösterdiler. Peygamber Efendimiz (s.a.s)in vefatından beş yıl sonra Kudüsü zulmün esaretinden kurtarıp dârus-selâm, barış ve esenlik yurdu kıldılar. Yedi yıl sonra da Diyarbakır surlarına İslam sancağını dikerek Anadoluya İslam güneşinin doğmasına vesile oldular.

Değerli Müminler!

Aziz milletimiz de İslamla şereflendikten sonra asırlarca İslamın sancaktarlığını yaptı. Ecdadımız, bu kutlu dava uğrunda yılmadan ve yıkılmadan seferden sefere, zaferden zafere koştu. Allahın izni ve yardımıyla Malazgirtte destan yazdı. Anadolunun kapılarını hiç kapanmamak üzere İslama açtı. Aşılmaz denen burçları aştı, yıkılmaz denen kaleleri yıktı ve İstanbulu fethetti. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)in “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” müjdesine nail oldu.

Milletimiz imanından aldığı güçle her türlü imkâna sahip işgalcileri Çanakkalede büyük bir yenilgiye uğrattı. Bütün zorluklara rağmen Millî Mücadeleden birlik ve beraberlik ruhuyla zafer elde ederek bu topraklardaki istiklal ve istikbalini perçinledi.

Aziz Müslümanlar!

Bugün bizlere düşen, İslamın öğrettiği yüce idealleri diri tutmaktır. Birlik ve beraberliğimize, kardeşlik ve muhabbetimize her daim sahip çıkmaktır. Ülkemize ve milletimize kurulan tuzakları boşa çıkartmak için her alanda güçlü olmaktır. Kötülüğün yerine iyiliği, zulmün yerine adaleti, nefretin yerine sevgiyi hâkim kılmaktır. Bu ulvi değerlerin yaşandığı ve öğretildiği güçlü aile yuvaları kurmaktır. Geleceğimizin teminatı evlatlarımızı milli ve manevi değerlerine bağlı, topluma ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetiştirmektir.

Hutbemi, başta Gazze ve Filistin olmak üzere tüm mazlumların zafere ulaşıp aziz olacağını, işgalci zalim ve siyonistlerin mağlup olup zelil kılınacağını haber veren şu hadis-i şerifle bitiriyorum: “Gece ve gündüzün ulaştığı her yere İslam ulaşacaktır. Allah, ister kerpiçten isterse deve kılından yapılsın İslamın girmediği hiçbir ev bırakmayacaktır. Bu, kimi için izzet, kimi içinse zillet olacaktır. Allah, İslamı aziz eyleyecek, küfrü ise zelil kılacaktır.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu