TÜRKİYE

Marmara Bölgesi’ndeki deprem riski konusunda uzmanlar uyarıyor: Eğer 4 kol kırarsa deprem büyük olabilir!

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Radar Uydu Sistemi Üzerinden Türkiye’nin Deprem Potansiyeli Haritası Analizi

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kurucusu, Geomatik Mühendisliği’nden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, geliştirdikleri afet radar uyduları sayesinde elde ettikleri verilere göre, Kuzey Anadolu Fay (KAF) Hattı üzerindeki yer kabuğu hareketlerini inceledi.

Prof. Dr. Kutoğlu’nun açıklamalarına göre, Türkiye’nin farklı bölgelerinde görülen renk farklılıkları, fay hatlarındaki hareket hızı değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle İzmit ve Tekirdağ bölgelerinde benzer hareket hızı gözlemlenmesi, Marmara Denizi’nin iki yakasında benzer enerji biriktirme süreçlerinin yaşandığını göstermektedir.

Analizler sonucunda, Tekirdağ segmentinin en yüksek gerilim değerlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Tekirdağ segmentinin tek başına kırılması durumunda 7-7.1 büyüklüğünde bir deprem beklenebileceği vurgulanmıştır. Ayrıca, Tekirdağ segmentinin iki parçada aynı anda kırılması durumunda ise 7.4 büyüklüğünde bir deprem riski ortaya çıkacaktır. Üstelik, 3 segmentin kırılması durumunda 7.6 büyüklüğünde bir deprem olasılığı gündeme gelebilir.

Prof. Dr. Kutoğlu’nun öngörülerine göre, Türkiye genelinde deprem riski göz önünde bulundurularak kentsel dönüşüme hız verilmesi gerektiğini belirtmiştir. 2021 yılı verilerine göre, Türkiye’deki konut sayısının 25 milyon civarında olduğu ve bu konutların yüksek oranda apartmanlarda olduğu vurgulanmıştır.

Konut politikalarının yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunan Prof. Dr. Kutoğlu, Hazine arazilerinin kullanımının, müstakil evlerin inşası için ideal olduğunu dile getirmiştir. Yatay mimariye geçişin önemine vurgu yaparak, yapılan analizler sonucunda olası depremlerin etkilerini azaltmak adına alınabilecek önlemlere işaret etmiştir.

Ülke genelinde müstakil evlerin yaygınlaştırılması ve Hazine arazilerinin bu amaçla kullanılması durumunda, deprem riskinin büyük ölçüde azaltılabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Kutoğlu, bu adımın sadece riskleri minimize etmekle kalmayıp aynı zamanda toplum psikolojisi ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu etkiler yapabileceğini vurgulamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu